
Zehir Oku Fırlatan Kurbağa
Güney Amerika'da yaşayan zehir oku fırlatan kurbağa saldırıya uğradığında, çok küçük zerresi bile bir insanı öldürmeye yeterli olan oldukça güçlü bir zehir yaymaya başlar. Zehir, kurbağa tarafından yalnızca savunma için kullanılmaktadır. Diğer pek çok canlıda olduğu gibi zehir oku fırlatan kurbağanın gözalıcı parlaklıktaki renkleri de düşmanları uyarma özelliğini taşır. Bu canlıdaki zehir üreten sistemleri yaratan tüm alemlerin Rabbi olan Allah'tır.

Zebraların Özellikleri
Zebraların çoğu gizlenecek fazla yer olmayan açık otlaklarda yaşar. Bu nedenle hayatta kalabilmek için çok hızlı hareket etmek zorundadırlar. Zebraların tüm vücut yapıları bu ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yaratılmıştır. Örneğin bacakları çok uzundur, güçlü kasları ve geniş bir alana sahip olan akciğerleri vardır. Bu yüzden hiç yorulmadan ve yavaşlamadan çok uzun mesafeleri koşabilirler. Zebraların kemikleri de hafif olmasına rağmen oldukça güçlüdür. Zebraların hiçbirinin çizgileri diğerleri ile aynı değildir. Her insanın kendine özgü parmak izinin olması gibi her zebranın çizgilerinin de kendine özgü şekilleri vardır. Bundan başka zebralar sık sık su içme ihtiyacı hissederler. Suyun olmadığı bölgelerde ise koku duyularını kullanarak çukur açacak bir yer bulurlar ve temiz suyu ortaya çıkarırlar. Herhangi bir tehlike anında yetişkin zebralar, sürüdeki yavruları koruyabilmek için onları sürünün içerisine doğru iterler. Tüm zebra sürüsü koşarken yavrular daima kalabalığın iç kısmındadır ve daha iyi korunmak için annelerine yakın hareket ederler.

Tropikal Sulardaki Dev Deniz Tarakları
Tridacna, Hindistan ve Pasifik Okyanusları'nın tropikal sularında yaşayan çok büyük bir deniz tarağıdır. Bu büyük mavi-yeşil renklerdeki hayvan, mercan resiflerinin berrak sularında yaşar. Tridacna'nın en şaşırtıcı özelliği besinini kendi vücudunun içerisinde üretmesidir. Bunu da birlikte yaşadığı bir başka canlı sayesinde gerçekleştirir. Deniz tarağının birlikte yaşadığı Zooxanthellae küçük bir alg türüdür ve yalnızca diğer hayvanların hücrelerinin içerisinde yaşayabilir. Deniz taraklarının vücutlarının içerisinde bu canlılardan milyonlarcası barınır. Bu sayede algler barınacakları rahat bir ortam bulmuş ve düşmanlarından korunmuş olur. Bundan başka deniz tarakları Zooxanthellae'nin ihtiyacı olan tüm maddeleri -karbondioksit, azot ve fosfor gibi- sağlar. Zooxanthellae tarafından üretilen maddelerin büyük bir bölümü de deniz taraklarına besin kaynağı olarak aktarılır. Bu iki canlı arasındaki şaşırtıcı birliktelik ve uyum elbette ki tesadüfen oluşmamıştır. Bir canlının tesadüfen kendisine yiyecek verecek başka bir canlının vücuduna yerleşmesi, onun ihtiyaçlarından ya da kendisine verebileceklerinden yine tesadüfen haberdar olması söz konusu değildir. Canlılarda görülen bu gibi ortak yaşam örnekleri Allah'ın yaratma sanatının delillerindendir. Bu canlıları birbirleri ile uyumlu yaratan Allah'tır. Allah üstün güç sahibi ve herşeye güç yetirendir.

Melek balığı, Horozbina, Papağan Balığı
Mercan resiflerinde pek çok balık birarada yaşar. Her türün kendine özgü özellikleri vardır. Melek balığı ve Horozbina balığı gibi gündüz avlanan balıklar güneş batmaya başladığında mercan resiflerindeki kuytu yerlere ve yarıkların içerisine girer. Cerrah balığı, papağan balığı, keçi balığı ve Lapina gibi gündüz avlanan balıklar ise çiftleşmek için alaca karanlık vakitlerini kullanırlar. 2000'den fazla cerrah balığı çiftleşmek için biraraya toplanabilir ve bu balıklar yumurtlamak için genellikle resiflerin kenarlarını kullanır. Mercanlarda yaşayan balıkların genel davranışları da çeşitlilik gösterir. Örneğin mercanlarda yaşayan papağan balığı gibi bazı balıklar derin bir uykuya dalar. Pufferfish gibi bazı balıklar ise yarı uyanık bir şekilde dinlenmeye geçer. Keçi balığı ve diğer bazı balıklar gündüz kullandıkları parlak renklerinin daha soluk olanlarını adeta farklı bir deri gibi gece kullanır. Süngerler, mercanlar ve yumurtlayan bazı balıklar da mercan resiflerinde yaşayan canlılardır. Bundan başka küçük yengeçler ve karidesler de resiflerdeki mikroskobik bitki ve hayvanlar ile beslenmek için mercan kayalarına doğru çıkarlar. Yine mercan resiflerinde yaşayan köpek balıkları ve müren gibi balıklarsa karanlıkta besin bulabilmek için çok güçlü olan koku duyularını kullanır. Allah deniz altında yarattığı bu renkli dünya ile bize örneksiz sanatını ve sınırsız ilmini tanıtır.

Kaplanların Ayırt Edici Özellikteki
Postları Her kaplanın postundaki ve yanaklarındaki çizgiler ile kaşları, insanların parmak izleri gibidir. Nasıl parmak izi her kişide farklı şekillere sahipse ve ayırt edici oluyorsa aynı şekilde kaplanlardaki çizgiler de sadece tek bir tanesine özeldir.

Lemmingler'in Isı Dengeleri
Hava sıcaklığı donma derecesinin altına düştüğünde yaşamlarını sürdürebilmeleri için bütün memelilerin kendi vücut ısılarını yükseltmeleri gerekir. Memeliler içinde bir istisna olarak Lemmingler sıcaklık -12 0C'ye ulaşana kadar bu işleme başlamazlar. Çünkü Lemmingler'in kış mevsiminde ortaya çıkan uzun kürkleri ısı kaybını azaltacak şekilde yaratılmıştır. Tüm alemlerin Rabbi olan Allah Lemmingler'i yaşadıkları ortamın koşullarına uygun özelliklerle birlikte yaratmıştır. Örneğin Lemmingler karın altında tüneller kazarak yuva yaparlar. Bu yuvalar kar seviyesinin 60 cm. kadar altındadır. Lemmingler'in yuvaları üstlerini kaplayan kar sayesinde çok sıcak olur. Öyle ki, yuvaların bulunduğu yerde dışarıdaki sıcaklık donma derecesinin altında olsa bile yuvadaki sıcaklık 10 0C'ye ulaşabilir. Bundan başka ortalama üç ya da dört yılda bir Lemming nüfusu çok yüksek bir yoğunluğa ulaştığı için, binlerce hayvan yeni yerleşim bölgelerine göç eder.

Vervet Maymunlarının Anlaşma Şekilleri
Hayvanlar dans etme, kuyruk sallama, çığlık atma, renk değiştirme gibi yöntemlerle birbirlerine mesajlar gönderir. Canlılar arasında bu gibi yöntemler kullanılarak gerçekleştirilen bir iletişim olduğu uzun zamandır biliniyordu. Ancak bu iletişimin içeriğinin çözülmesi çok yakın dönemlerde gerçekleşmiştir. Hayvanlar arasındaki karmaşık iletişim sistemlerine küçük gruplar halinde yaşayan Vervet maymunlarının kullandığı sistemi verebiliriz. Bu maymunların farklı yırtıcı hayvan türlerine göre kullandıkları üç değişik uyarı sesleri vardır. Bunlardan biri yılanlar, ikincisi leoparlar, üçüncüsü de kartallar içindir. Vervet maymunlarının hırıltıları yumuşak kısa, bazen art arda havlama sesleri gibi tanımlanabilecek düşük frekanslı seslerden oluşur. Yapılan araştırmalar sonucunda maymunların değişik şartlarda değişik hırıltılar çıkardığı da bulunmuştur. Örneğin bir maymunun toplumsal anlamda egemen konumda bulunan başka bir maymunla karşılaştığı zaman çıkardığı hırıltı ile, toplumsal olarak kendinden daha aşağıda bulunan bir türdeşiyle karşılaştığında çıkardığı sesler birbirinden çok farklıdır. Açık bir alana çıktığında ya da yabancı maymunlar gördüğünde çıkardığı sesler de çok farklıdır. İnsana göre sadece basit bir hırlama olan bu sesler aslında maymunlar arasındaki haberleşme sesleridir. Allah'ın ilhamıyla hareket eden bu canlılar bize kendilerini Yaratan'ı tanıtırlar.

KERKENEZ
Doğanların yakın akrabası olan kerkenezlerin çok farklı "avlanma taktikleri" vardır. Avını ararken, adeta havada asılı olarak kalır. Kuyruğunu yayarak açar ve böylece kuyruğunun havayı tutma özelliğini daha da arttırır. Ayrıca kanatlarının ucundaki tüyleri de kaldırarak hava akımlarından dolayı oluşabilecek dengesini kaybetme riskini azaltır. Kanatlarının ucundaki tüyleri birbirinden ayırır; böylece kanadın üst yüzeyinde oluşabilecek hava boşluklarını dağıtmak için, yukarı doğru çıkan küçük ve hızlı hava akımları oluşur. Kerkenez havanın ileri doğru iten bu hareketini kullanarak, rüzgarın hızıyla yol alır ve avını gözlerken iniş yapacağı bölgenin tam üstünde havada asılı durur.

KIZ BÖCEĞİ
Kız böceği saatte 30 km.'ye varan bir hızla uçar. Bu denli hızlı uçan kızböceği, havada bir yere çarpmamak için iyi çalışan duyu organlarına sahip olmalıdır. Kız böceği, başının iki yanında yer alan "mozaik yapılı" ve iyi görüş sağlayan gözleriyle çok güvenli bir şekilde uçar. Hayatları çevrelerini görmelerine bağlı olduğundan kız böcekleri geceleri avlanmazlar. Alt ayağını önünde minik bir sepet gibi tutup bununla kendinden küçük böcekleri yakalayan kız böceği bir gündüz avcısıdır.

SAKALLI AKBABA
Sakallı akbaba hayvanların etinden çok kemiklerini tercih eder. Bu kemiklerde ilik bulunur ve bu besin bakımından oldukça zengindir. Akbabanın bu kemiği kırıp içindeki iliği alabilmek için gerekli kırma aleti yoktur. Fakat bu problemi başka türlü halleder. Bir kemiği alır ve çıplak bir kayanın tepesine havalanır. Sonra kemiği aşağı bırakır. Bu işlemi kemik ikiye ayrılıncaya kadar en az 50 kere tekrarlar. Kuş, sonra bu kemik parçasını alır ve yutar. Hayvanın midesindeki sindirim asitleri öylesine güçlüdür ki kemiğin bir ucu daha akbabanın ağzındayken, midesine giden kısım sindirilmiştir bile.

PAPAĞAN
Papağanlar ve balıkçıl kuşları kanatlarını temizlemek için bir çeşit "toz" üretirler. Bu toz tüylerinin yıpranmış uçlarından gelir. Bazı türlerde, güvercinler ve papağanlarda olduğu gibi kuşun tüyleri arasına dağılmıştır. Diğerlerinde özellikle balıkçıl kuşlarında bu tozlar küçük öbekler halinde toplanmıştır. Tozun ne işe yaradığı henüz tam olarak anlaşılamamıştır, fakat kanatların su geçirmezliğine yardımcı olduğu tahmin edilmektedir. Beyaz balıkçıllar, pelikanlar ve diğer su kuşları kendilerini kuyruklarının alt kısmındaki derilerinde yer alan bir bezden salgılanan yağ ile yağlarlar. Yıkama, topraklama ve tozlamayla tüyler tekrar uçuşa uygun pozisyon için hazırlanır.

KRAL PENGUEN
Kral penguenler, her yıl Mart sonlarında üreme yerlerine gelirler. Dişi penguen tek bir yumurta yumurtlar ve gider. Bundan sonra baba penguen Temmuz ortasına kadar süren -300C'ye varan soğuklarda ve hızı 120 km./saati bulan rüzgarlarda hiçbir şey yemeden kuluçkaya yatar. Bu 4 aylık kuluçka süresinin sonunda erkek penguen açlıktan ağırlığının yarısını kaybeder. Dişinin geri dönmesinden sonra yavrulara nöbetleşe bakarlar.